Kanser Ve Kemoterapi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde sıklıkla görülen ve toplumda ürkütücü isimlerle anılan kanser hastalığı ve kemoterapi hakkında neler biliyorsunuz? Bu hastalık, hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadığında daha da korkutucu hale gelebilir. Bu nedenle, doğru ve güvenilir bilgilere ulaşmak, hem hastalar hem de hasta yakınları için büyük önem taşır. İşte kanser ve kemoterapi hakkında en çok merak edilen soruların detaylı cevapları.

Önemli Uyarı: Bu makalede yer alan bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır. Kişisel sağlık durumunuz hakkında en doğru bilgiyi almak için daima bir tıp uzmanına danışınız.

1. Kanser Ne Demektir?

Vücudumuzdaki kas ve sinir hücreleri dışındaki sağlıklı hücreler, sınırlı bir bölünme yeteneğine sahiptir. Sağlıklı bir hücre, hayatı boyunca, gerektiği zaman ve gereken sayıda olmak üzere kontrollü bir şekilde bölünür ve çoğalır. Vücudun ihtiyacı kalmadığında veya hücre yaşlandığında, programlanmış hücre ölümü (apoptozis) süreciyle ortadan kalkar. Kanser hücreleri ise bu doğal döngüden farklı olarak, kontrolsüz bir şekilde bölünme ve çoğalma özelliğine sahiptir. Bu hücreler, normal dokulara zarar verecek ve fonksiyonlarını bozacak şekilde büyüyen ve biriken kitleler, yani tümörler oluşturur. Kanser, sadece bir hastalık değil, vücudun normal işleyişini bozan bir dizi genetik değişikliğin sonucudur.

2. Kanserin Sebepleri Nelerdir?

Vücutta kanser oluşumuna yol açan birçok etken vardır. Bu faktörler, genetik yatkınlıktan çevresel koşullara kadar geniş bir yelpazede yer alır.

  • Ailesel – Genetik Etkenler: Bazı kanser türleri (örneğin meme, yumurtalık, kolon kanseri), aile içinde genetik olarak aktarılan mutasyonlarla ilişkilidir. Bu durum, bireyin kansere yakalanma riskini artırabilir.

  • Yaşam Tarzı Faktörleri:

    • Sigara ve Alkol Kullanımı: Tütün ve tütün ürünleri, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanser türünün ana nedenidir. Alkol kullanımı ise karaciğer, meme ve yemek borusu gibi organların kanser riskini artırır.

    • Sağlıksız Beslenme Alışkanlıkları: İşlenmiş gıdalar, kırmızı etin aşırı tüketimi ve liften fakir beslenme, sindirim sistemi kanserleri riskini yükseltir.

    • Hareketsiz Yaşam ve Obezite: Vücut ağırlığının kontrolsüz artışı, hormonal dengeyi bozarak çeşitli kanser türleri için risk faktörü oluşturur.

  • Çevresel Faktörler:

    • Uzun Süre Güneşe Maruz Kalma: Cilt kanserinin en büyük nedenidir. Özellikle UV ışınlarına karşı korunmasız kalmak, cilt hücrelerinde DNA hasarına yol açar.

    • Radyasyona ve Kimyasal Maddelere Maruz Kalma: Sanayi bölgelerinde yaşayan veya belirli kimyasallarla çalışan kişilerde kanser görülme sıklığı artabilir.

    • Hava Kirliliği: Hava kirliliğindeki partiküller, akciğer kanseri riskini yükselten önemli bir çevresel faktördür.

  • Viral Etkenler: Hepatit B ve C virüsleri karaciğer kanserine, HPV (İnsan papilloma virüsü) ise rahim ağzı kanserine yol açabilir.

3. Ülkemizde Kanser Ne Sıklıkta Görülüyor?

Dünya genelinde kalp ve damar hastalıkları birinci sıradaki ölüm nedeniyken, kanser ikinci sıradadır. Ülkemizdeki veriler, son yıllarda Batı toplumlarındaki artışa paralel bir seyir izlemektedir. Kesin istatistikler değişkenlik gösterse de, kanser, her yaş grubundan insanı etkileyebilmekle birlikte, özellikle 60 yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir.

4. En Sık Görülen Kanser Türleri Hangileridir?

Dünya genelinde en sık tanısı konulan kanser türü, ne yazık ki en ölümcül olanı, yani akciğer kanseridir. Bunu meme kanseri ve kolon kanseri takip eder. Akciğer kanserinin yüksek ölüm oranının temelinde sigara kullanımı ve geç tanı alması yatmaktadır. Erkeklerde en çok rastlanan kanser türleri akciğer ve prostat kanseriyken, kadınlarda ise meme kanseri ilk sırada yer alır. Erken tanı sayesinde tedavi başarı şansı yüksek olan bu kanser türlerinde, farkındalık çalışmaları hayati önem taşır.

5. Kanser Belirtileri Nelerdir?

Kanserin belirtileri, tümörün türüne ve bulunduğu bölgeye göre farklılık gösterir. Ancak bazı genel belirtiler, riskli olabilecek durumları işaret edebilir. Bu belirtiler tek başına kanser anlamına gelmez, ancak uzun süre devam etmeleri halinde bir uzmana danışılması önemlidir.

  • Vücuttaki Kitle ve Şişlikler: Memede, testislerde, boyunda, koltuk altında veya vücudun herhangi bir yerinde ele gelen sert, ağrısız şişlikler veya kitleler.

  • Cilt Değişiklikleri: Vücuttaki ben veya siğillerin boyutunda, şeklinde veya renginde meydana gelen ani değişiklikler, kanama veya yara oluşumu. İyileşmeyen yaralar.

  • Anormal Kanama: Rahim, makat, idrar yolları veya meme başından gelen normal dışı kanama. Adet düzensizlikleri, menopoz sonrası kanama veya cinsel ilişki sonrası kanama.

  • Sindirim Sistemi Problemleri: Yutmakta zorluk çekme, hazımsızlık, uzun süren ishal veya kabızlık, dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler.

  • Solunum Sistemi Belirtileri: Fazla uzun süren ses kısıklığı ve öksürük, pis kokulu ve kanlı balgam.

  • Açıklanamayan Kilo Kaybı ve Halsizlik: Diyet veya egzersiz yapmadan, hızlı ve beklenmedik kilo kaybı yaşanması. Uzun süreli halsizlik ve yorgunluk hissi.

6. Tümör Tedavisi Nerede Yapılmalıdır?

Kanser tedavisi, tek bir doktorun yürütebileceği bir süreç değildir. Bu bir ekip işidir ve bu ekibin bütün üyelerinin eksiksiz olduğu merkezlerde yapılması gerekir. Bu multidisipliner ekipte;

  • Tümör Cerrahisi Uzmanı: Tümörün cerrahi olarak çıkarılması için yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olan cerrah.

  • Medikal Onkolog: Kemoterapi, immünoterapi gibi sistemik tedavileri planlayan ve uygulayan iç hastalıkları uzmanı.

  • Radyasyon Onkoloğu: Işın tedavisi (radyoterapi) planlaması ve uygulaması yapan uzman.

  • Radyolog: Görüntüleme yöntemleriyle (MR, tomografi vb.) hastalığın tanı ve takibini sağlayan uzman.

  • Patolog: Dokudan alınan örnekleri mikroskop altında inceleyerek kesin tanıyı koyan uzman.

  • Hemşireler ve Diğer Sağlık Personeli: Kemoterapi uygulaması, hasta bakımı ve psikolojik destek konularında deneyimli personel. Bu ekip üyelerinin uzmanlık, tecrübe ve teknolojiyi bir araya getirmesi, tedavi planının kişiye özel ve en etkili şekilde uygulanmasını sağlar.

7. Kemoterapi Ne Demektir?

Kanser tedavisi sürecinde önemli bir yeri olan kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek ve büyümesini yavaşlatmak amacıyla uygulanan sistemik bir tedavidir. Bu sırada kimyasal kanser ilaçları (sitotoksik ilaçlar) kullanılır. Bu ilaçlar, kan yoluyla vücuda dağılarak kontrolsüz bir şekilde büyümekte olan tümör hücrelerinin çoğalmasını engeller. Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavi yöntemleridir (sadece hasta bölgeyi etkiler), kemoterapi ise sistemik bir tedavidir, yani tüm vücudu hedef alır.

7.1 Kemoterapi Nasıl Uygulanır?

Kemoterapi ilaçları hastaya daha çok damar yoluyla verilir. Ancak, ilacın türüne ve hedeflenen bölgeye göre farklı uygulama yolları da mevcuttur. Kas içi, cilt altı, akciğer zarlarının arası gibi vücut boşluklarına enjeksiyonlar yapılabilir veya ilaçlar tablet olarak ağızdan alınabilir.

7.2 Kemoterapi Uygulamasındaki Amaçlar Nelerdir?

Kemoterapinin temel hedefleri şunlardır:

  • Kanseri tedavi etmek ve tamamen ortadan kaldırmak.

  • Hastalığın yayılmasını ve başka organlara sıçramasını engellemek.

  • Kanserin yol açtığı şikayetleri (ağrı, nefes darlığı gibi) azaltmak veya yok etmek (palyatif tedavi).

  • Tümörün büyümesini yavaşlatmak ve kontrol altında tutmak.

  • Hastalık başka yerlere yayılmışsa, bu hastalıklı hücreleri yok etmek.

7.3 Kemoterapi Tedavisi Kim Tarafından Uygulanır?

Özel bir ihtisas gerektiren bu tedavi türü, bir medikal onkolog (tümör tedavisi alanında uzmanlaşmış iç hastalıkları uzmanı) tarafından uygulanır. Medikal onkolog, hastanın durumuna göre en uygun tedavi planını belirler ve süreci yönetir.

7.4 Kemoterapi Uygulama Çeşitleri Nelerdir?

Kemoterapi, hastalığın evresine ve tedavi amacına göre farklı şekillerde uygulanabilir:

  • Neo-Adjuvan Kemoterapi: Ameliyat öncesi uygulanan kemoterapi çeşididir. Tümörü küçülterek, ameliyatın daha kolay ve başarılı olmasını sağlar.

  • Adjuvan Kemoterapi: Ameliyat sonrasında, vücutta kalmış olabilecek mikroskobik düzeydeki kanser hücrelerini yok etmek ve hastalığın tekrar oluşmasını önlemek amacıyla uygulanır.

  • Palyatif Kemoterapi: Hastalığın vücuda yayılmış olması durumunda tümörü geriletmek, kontrol altında tutmak veya hastalığın sebep olduğu belirtileri (ağrı, bulantı gibi) ortadan kaldırmak için verilir.

7.5 Kemoterapinin Yan Etkileri Nelerdir?

Günümüzde kemoterapi ilaçlarının yan etkileri tıp teknolojilerinin gelişmesi sayesinde oldukça azaltılmış olsa da, tedavi sırasında normal ve sağlıklı hücrelerin de etkilenmesi riski tamamen ortadan kalkmış değildir. Bu yan etkiler, kullanılan ilacın türüne, dozuna, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişkenlik gösterir.

  • Halsizlik ve Yorgunluk: En sık görülen yan etkilerdendir. Vücut, kanserle ve tedaviyle savaşırken enerji harcar.

  • Bulantı, Kusma, İştahsızlık: Tedavinin ilk günlerinde sıklıkla görülür.

  • Saç Dökülmesi: Saç kökleri de hızla bölünen hücrelerdir, bu nedenle kemoterapi ilaçları tarafından etkilenebilir. Dökülen saçlar, tedavinin bitmesinden birkaç ay sonra yeniden çıkar.

  • Kan Değerlerinde Düşüş: Kemik iliği baskılanması sonucu kırmızı, beyaz ve sarı kan hücrelerinde düşüşler yaşanabilir. Bu durum, anemiye (kansızlık), enfeksiyon riskine ve kanamaya yatkınlığa neden olabilir.

  • Diğer Yan Etkiler: İshal veya kabızlık, tat ve işitme duyularında değişiklikler, ellerde ve ayaklarda uyuşma (nöropati) gibi yan etkiler de görülebilir.

7.6 Kemoterapinin Yan Etkileri Önlenebilir Mi?

Kemoterapinin yol açtığı yan etkiler genellikle 1-2 gün içinde başlar ve çoğu zaman 1 hafta içinde azalır veya ortadan kalkar. Hastanın güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olması, bu yan etkilerin süresini kısaltmada önemli bir rol oynar. Modern tıp, bu yan etkileri yönetmek için birçok destekleyici tedavi sunar. Bulantı ve kusma için özel ilaçlar, iştahsızlık ve kilo kaybı için oral beslenme ürünleri, kan değerleri düştüğünde kan takviyeleri veya kemik iliğini uyaran ilaçlar kullanılabilir.

7.7 Kemoterapi Alırken Çalışılabilir Mi?

Birçok kanser hastası, doktorun uygun gördüğü sınırlar dahilinde ve tedavi planını aksatmamak koşuluyla işe gidebilir ve gündelik hayat düzenini sürdürebilir. Ancak, hastalığın cinsi, yayılma durumu, uygulanan tedavinin yoğunluğu ve yan etkileri nedeniyle bazı hastalar çalışma hayatlarını sürdüremeyebilirler. Bu konudaki kararın mutlaka doktorla konuşularak alınması ve doktorun tavsiyelerine uyulması gerekir.

7.8 Kemoterapi Cinsel Hayatı Etkiler Mi?

Evet, kemoterapi cinsel hayatı ve üreme sağlığını etkileyebilir. Kadınlarda adet düzeninin bozulmasına, geçici veya kalıcı kısırlığa ve menopoz benzeri sorunlara yol açabilir. Erkeklerde ise sperm sayısını azaltarak geçici veya kalıcı kısırlığa neden olabilir. Çocuk sahibi olmak isteyen üreme çağındaki hastalar, tedavi öncesinde sperm veya yumurta dondurma gibi üreme sağlığı koruma yöntemlerini doktorlarıyla konuşmalıdırlar.

7.9 Kemoterapi Alırken Tatil Yapılabilir Mi?

Tedavi planının aksatılmaması şartıyla evet, tatil yapılabilir. Ancak, tatil planı öncesinde mutlaka doktora danışılmalıdır. Bazı kemoterapi ilaçları cilt üzerinde yan etkilere yol açabilir, bu nedenle güneşten korunmak önemlidir. Ayrıca, kan sayımı yaptırılarak, enfeksiyon riskini artırabilecek düşük beyaz kan hücresi veya kanamaya yol açabilecek düşük trombosit değerleri olup olmadığı kontrol edilmelidir.

7.10 Kemoterapi Sırasında veya Sonrasında Hamile Kalmak Riskli Mi?

Kemoterapi alan kadınların gebe kalmamak için güvenilir doğum kontrol yöntemlerini uygulamaları gerekir. Tedavi sırasında gebe kalınırsa, çocuğun sakat doğma ihtimali çok yüksektir. Kemoterapi bittikten ve vücudun hormonal durumu normale döndükten sonra, doktor kontrolünde ve uygun görülen bir süre sonra hamile kalınabilir. Emzirme döneminde kemoterapi gören annelerin bebeklerini kesinlikle emzirmemesi gerekir.

Çocuk Sağlığı ve Güvenliği Kategorisinde Diğer İçerikler