Gebelik Psikolojisi

Damla İnsan Kaynakları
Gebelik Psikolojisi

Gebelik ve doğum bir yandan insanlığın tarihi kadar eski, sıradan olaylardır; diğer yandan anne adayları için muazzam bir fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimi ifade ederler. Bir kadının gebelik sürecine uyum sağlaması sadece kendisi için değil, bebeği ve ikisi arasındaki ilişkinin başlangıcı açısından da önemlidir. Gebelik psikolojisi çeşitli etkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Hamile kadının psikolojisi kendi ruhsal ve fiziksel sağlığı, anne olmaya hazır olup olmadığı, eşinin ve ailesinin verdiği destek, hayat şartları, doğmamış bebeğin sağlık durumu gibi faktörlere göre şekillenir.

9 aylık gebelik süreci boyunca anne adayı taşıdığı bebeği hayal etmeye başlar. Bu süreçte kadının bedeni, kimliği, partneriyle ilişkisi ve kariyerindeki değişikliklere uyum sağlaması, doğuma hazırlanması ve anne olmanın gerektirdiği fedakarlıklarla uzlaşmaya çalışması gerekir.

Genel olarak gebeliğin fizyolojik yönleri daha çok ilgi çeker, psikolojik yönleri daha az dikkate alınır. Oysa sürecin bu yönü de oldukça önemlidir. Her hamile kadın zihinsel sağlık sorunları yaşamaz, ama bazıları anksiyete, doğum korkusu, gelecekle ilgili endişelerin artması gibi ruhsal sorunlara maruz kalabilirler. Bu türden sorunlar kadının kendisini, yakın çevresindeki kişileri ve bebeğini olumsuz etkiler. Bu durumda psikolojik yardım almak faydalı olur.

Önceden yaşanmış gebelik kayıpları da hamilelik psikolojisi üzerinde etkilidir. Geçmişteki düşük ve ölü doğum, kürtaj, uzun süreli kısırlık, engelli doğan bebek gibi sıkıntılı olaylar mevcut hamilelik sırasında kaygı, utanç, suçluluk ve öfke gibi sorunlar yaşanmasına sebep olabilir. Kadın ve partneri bu durumda geçmiş kayıplarının yasını tutmalarına ve bunun etkisinden kurtulmalarına yardımcı olması için bir psikologa başvurabilirler.

Dönemlere Göre Gebelik Psikolojisi

İlk 3 Ay: Gebelik Fikrine Uyum Sağlamak

Hamile kalınmasıyla 12 haftalık gebelik arasındaki dönemde kadınlar belirgin hormonal ve fizyolojik değişiklikler yaşarlar, ancak dış gebelik belirtileri belirgin değildir. Yorgunluk hissi ve mide bulantısı duygusal tepkileri yoğunlaştırabilir. Sürekli bu sorunları yaşayan bir kadının anne olacağı için heyecan duyması zor olabilir, hatta gebeliği devam ettirmekle ilgili kararsızlıklar yaşayabilir.

Gebeliğin yol açtığı hormonal değişiklikler daha önce düşük yapmış kadınların doğumla ilgili yoğun endişeler duymasına sebep olabilir. İlk 3 aylık dönemde yapılabilen taramalar, sonuçlara göre güven uyandırabilir veya kaygıları arttırabilir. Düşük tehdidi veya daha önceki düşük öyküsü dünyaya gelmesi beklenen bebeğin hayal edilmesini de engelleyebilir.

İkinci 3 Ay: Bebek Hareketleniyor

İkinci 3 aylık dönemde gebe kadın bebeğinin hareket ettiğini hissetmeye başlar. İlk gebelikte bebeğin hareketleri genellikle 20. hafta sonrasında hissedilir. İkinci bebek bekleniyorsa bu durum 16. haftadan itibaren gerçekleşebilir. Bu dönemde anne adayının kendini fiziksel olarak daha rahat hissetmesi muhtemeldir ve bebeği hayal etmeye devam edebilir.

Bazı araştırmalara göre bebekle ilgili hayaller dördüncü ve yedinci aylar arasında yoğunlaştırılıp detaylandırılmakta, yedinci ayda zirve yapmaktadır.

Üçüncü 3 Ay: Bebeğin Gelişine Hazırlık

Hamilelik sürecinin son aylarında anne adayları tipik olarak bebeğin gelişine hazırlanmaya başlarlar. Dikkatleri doğuma yönelirken yoğun kaygılar da duyabilirler. Bu aşamada, doğumla veya bebekle ilgili olarak bir şeylerin ters gidebileceği yolundaki endişeler yeniden ortaya çıkabilir.

Doğum Sonrası Ruhsal Durum

Zor veya travmatik bir doğum annenin kendini fiziksel ve duygusal olarak bitkin hissetmesine yol açabilir. Onun hayattaki yeni pozisyonuna adapte olmakta güçlük çekmesi, beslenme bozukluğu türünden sorunlar yaşaması anne – bebek ilişkisini olumsuz etkileyebilir. Araştırmalara göre kadınların yüzde 2 ila yüzde 9’unda doğumun ardından travma sonrası stres bozukluğu görülmektedir. Bu oran ileri yaşlarda anne olanlar için çok daha yüksektir.

9 aylık hamilelik sürecinin erken doğum yüzünden kısalması ebeveynlerin kendilerini hazırlıksız, bir şeyleri eksik bırakmış gibi hissetmelerine ve bebeklerinin sağlığı hakkında çeşitli endişeler duymalarına yol açabilir. Bebeğin sağlığıyla ilgili kaygılar ve bebeği normal doğum zamanına kadar taşıyamamış olmakla bağlantılı suçluluk duyguları erken dönemdeki ebeveyn – bebek ilişkisini olumsuz etkileyebilir.

Gerçekleşen bir doğum ilgili sağlık personeli tarafından rutin ve başarılı olarak kabul edilse bile gerekeni yapmadığını, beklentileri karşılayamadığını düşünen bir anne kendini korkmuş ve kontrolden çıkmış hissedebilir. Bu durum annelikten hoşlanmama, iyi bir annenin taşıması gereken standartlara sahip olmama gibi duygulara yol açabilir. Bu gibi olumsuz duygu ve inançlar kaygı uyandıracak seviyedeyse bir psikologla görüşmek faydalı olur.

BLOG KATEGORİLERİ
Faydalı Bilgilerİş Hayatı / KariyerGenelHizmet Noktalarımız